Sosyal Medyanın Gücü ve Kısıtlamalar: Türkiye’deki Durum ve Geleceğe Bakış
We Are Social ve Meltwater’ın Temmuz 2023 Dijital Dünya raporuna göre, Türkiye’de toplam nüfusun %67,5’i sosyal medya kullanıyor. Türkiye’de en çok rağbet gören sosyal medya platformu 57,9 milyon kullanıcısı olan YouTube iken, onu 55,7 milyon kullanıcıyla Instagram takip ediyor. Diğer popüler platformlar ise şu şekilde:
- Facebook: 34,4 milyon kullanıcı
- TikTok: 32,3 milyon kullanıcı
- Twitter: 20,4 milyon kullanıcı
Bu platformların her biri birbirinden farklı stratejilere sahiptir. Günümüzde, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) zaman zaman bu sosyal medya platformlarına erişim kısıtlamaları getirerek kamuoyunda gündeme gelmektedir. Ancak, günümüz teknoloji çağında bu yasakları aşarak platformlara erişim sağlamak oldukça mümkündür. Devlet otoriteleri, sosyal medya platformlarının hukuki sorunlar ve dezenformasyon yaratması nedeniyle bu platformlardan rahatsızlık duymaktadır. Yakın zamanda BTK, katalog suçlarla mücadele etmediği gerekçesiyle Instagram’a erişim yasağı getirmiştir. Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığı’nın Dezenformasyonla Mücadele Birimi’ni anayasaya aykırı bularak bu birimin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile değil, kanunla düzenlenmesi gerektiğine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, bürokrasiyi bypass eden ilk kararı değildir. Bu gelişmeler yaşanırken, İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun, Türkiye’de yeni bir sosyal medya platformu oluşturulması gerektiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kararları, jüristokrasiye dönüşmesi ve yaygın dijital platformların yasaklanmasının en temelinde doğru bir işi yanlış şekilde yapmaktır. Benzer şekilde, kripto para düzenlemeleri de zamanlama açısından geç kalmış bir adım olarak görülebilir. Türkiye’de yeni bir sosyal medya platformu oluşturulabilir ve hatta daha iyisi yapılabilir. Ancak, bu platformun piyasaya sürülmesindeki amaç, kullanıcıları baskı altında tutarak istenildiği gibi yönetmekse, bu durum platformun güvensiz ve manipülatif bir hale gelmesine yol açabilir. Bu da platformun sonunda bir çöplüğe dönüşmesine neden olabilir. Dolayısıyla, seçilen hükümetlerin sosyal medya platformları üzerinde aşırı kontrol sahibi olması, bu platformları toplum için daha az güvenilir hale getirebilir. Elbette, sosyal medya platformları dini, milli ve toplumsal değerlere zarar verebilir, yanlış bilgiyi yayabilir. Ancak, tüm bunların yanında birçok faydalı paylaşım da yapılabilmektedir. Bunun en yakın örneğini, 6 Şubat Maraş depremlerinde gördük. Peki, çözüm yeni bir sosyal medya platformu mu? Tabii ki hayır. Öncelikle, hukukun ve idarenin çizgilerinin net olması gereklidir. Hukukun, linç kültürüne veya siyasi baskılara göre işlememesi, insan hak ve özgürlüklerine saygı duyulması en temel meseledir. Günümüz teknoloji çağında bilgiye ulaşmanın ve bu erişim yasaklarını aşmanın bu kadar kolay olduğu zamanlarda bunları yasaklamak yerine daha adil daha özgür platformların güvencesini yaratmak, bu sorunlarla yüzleşerek bunlar ile mücadelede çözümler üretmek daha doğru olacaktır.